Selahattin Demirtaş, Türkiye siyasetinin en çok tartışılan isimlerinden biridir. Son günlerde yeniden gündemin zirvesine oturdu. Bu durumun iki ana sebebi var: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürpriz açıklamaları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının yankıları. Yıllardır devam eden hukuki süreç ve siyasi tartışmalar, bu gelişmelerle farklı bir boyut kazandı. Peki, Demirtaş’ın hukuki durumunda son tablo nedir? Siyasi arenada neler konuşuluyor?
- MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Selahattin Demirtaş‘ın “tahliyesinin hayırlı olacağı” yönündeki açıklaması, siyasi gündemi sarstı.
 - Bu açıklama, AİHM’in Demirtaş için verdiği “derhal serbest bırakılsın” kararlarının yeniden tartışılmasını ve hukuki sürecin tekrar gündeme gelmesini tetikledi.
 - Metin, bu hukuki ve siyasi gelişmelerin Türkiye’deki “normalleşme” tartışmalarına etkisini ve olası senaryoları analiz etmektedir.
 
Siyasette “Deprem” Etkisi: Devlet Bahçeli’nin Sürpriz Demirtaş Açıklaması
Siyasi kulisleri hareketlendiren en önemli gelişme MHP Lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, partisinin grup toplantısı sonrası veya yazılı bir açıklama yaptı. Kaynaklara göre, Selahattin Demirtaş‘ın tahliyesinin “hayırlı olacağı” yönünde ifadeler kullandı. Bu sözler, anında medyanın ve siyasetin ana gündem maddesi haline geldi.
Açıklama, siyasi çevrelerde “şok etkisi” yarattı. Çünkü MHP ve Cumhur İttifakı’nın terörle mücadele ve DEM Parti (eski HDP) konusundaki söylemi her zaman çok sertti. Bu beklenmedik çıkış, beraberinde bazı sorular getirdi. “Siyasette yeni bir normalleşme adımı mı?” ya da “Stratejik bir hamle mi?”.
Analistler, Bahçeli’nin bu hamlesini farklı şekillerde okuyor. Bazı yorumculara göre bu, AİHM kararlarının uygulanma zorunluluğuna bir göndermedir. Aynı zamanda iç siyasetteki “yumuşama” sürecine bir katkı olarak görülüyor. Diğer analistler ise bunun Cumhur İttifakı içinde farklı bir stratejinin parçası olabileceğini öne sürüyor.
Açıklamanın Siyasi Yankıları ve İlk Tepkiler
Bahçeli’nin bu ifadelerine ilk tepkiler gecikmedi. DEM Parti yetkilileri bir konuya vurgu yaptı. Bunun siyasi bir lütuf olmadığını, aksine AİHM kararlarıyla sabitlenmiş hukuki bir zorunluluk olduğunu belirttiler. CHP kanadından ise temkinli yorumlar geldi. Bu adımı “gecikmiş ancak olumlu” olarak değerlendirdiler. İktidar kanadı ise konuya daha mesafeli yaklaştı. Sürecin yargıda olduğunu vurguladılar.
Bu gelişme, Selahattin Demirtaş isminin siyasetteki yerini tekrar gösterdi. Tartışmalar artık sadece hukuki bir tahliye talebinin ötesine geçti. Konu, Türkiye’nin iç siyasetindeki dengeleri kapsayan geniş bir çerçevede ele alınıyor. Bu açıklamanın MHP tabanında nasıl yankı bulacağı merak ediliyor. Ayrıca Cumhur İttifakı içindeki dinamikleri nasıl etkileyeceği de önemli bir soru işareti.
Hukuki Süreç: AİHM Kararları ve İç Hukuk Çıkmazı
Selahattin Demirtaş‘ın tutukluluğunda en kritik başlık AİHM kararlarıdır. AİHM Büyük Dairesi, 2020 yılında nihai bir karar verdi. Bu karara göre, Demirtaş’ın tutukluluğu “siyasi amaçlar” taşıyordu. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. Bu madde, hak ve özgürlüklerin amaçları dışında kullanılmasını yasaklar.
AİHM, bu kararla birlikte net bir çağrı yaptı. Demirtaş’ın “derhal serbest bırakılması” istendi. AİHM Büyük Daire kararları üye ülkeler için hukuken bağlayıcıdır. Anayasa’nın 90. maddesi de bu durumu destekler. Bu maddeye göre uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Temel hak ve hürriyetler konusunda bir çelişki olursa, uluslararası sözleşme esas alınır.
Ancak bir sorun yaşandı. Türkiye’deki yerel mahkemeler ve Yargıtay, AİHM kararlarını uygulamadı. Bunun için çeşitli gerekçeler sundular. Özellikle Selahattin Demirtaş, “Kobani Davası” gibi farklı dosyalardan yeni hükümler aldı. Tutukluluğu bu yüzden devam etti. Bu durum, AİHM kararının “boşa düştüğü” veya “o dosya için geçerli olmadığı” yorumlarına yol açtı.
Güncel Hukuki Durum, Tahliye Başvuruları ve “Kobani Davası” Etkisi
Yıllar içinde birçok farklı davadan yargılandı. AİHM’in ihlal kararı verdiği ilk dosya vardı. Ancak tutukluluğu “Kobani Davası” olarak bilinen dosyadan dolayı devam etti. Bu davadan ağır hapis cezaları aldı.
Hukukçuların farklı bir görüşü var. AİHM kararının sadece ilk tutukluluğu hedef almadığını savunuyorlar. Kararın, tutukluluğun temelindeki “siyasi amacı” hedef aldığını belirtiyorlar. Bu nedenle kararın tüm dosyalara etki etmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Haber kaynaklarına göre (Birgün), AİHM kararı sonrası Selahattin Demirtaş‘ın avukatları harekete geçti. Müvekkillerinin tahliyesi için defalarca başvuruda bulundular. Bahçeli’nin son açıklaması ise bu hukuki tartışmayı siyasi alana taşıdı. Bu durumun yargı üzerindeki baskıyı artırıp artırmayacağı merak konusu oldu.
Siyasette “Yumuşama” Söylemleri ve Demirtaş Konusu
Türkiye siyaseti 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası yeni bir döneme girdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir görüşme yaptı. Bu görüşmeyle bir “normalleşme” veya “yumuşama” süreci başladı. Bu sürecin hedefi siyasi tansiyonu düşürmekti. Ayrıca temel konularda diyalog kurmak amaçlanıyordu.
Ancak bu normalleşme sürecinin önünde engeller vardı. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala gibi isimler bu engellerin başında görülüyordu. Çünkü AİHM kararlarına rağmen hala tutuklu bulunuyorlardı. Muhalefet, gerçek bir normalleşme için net bir şart koşuyordu. AİHM ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının eksiksiz uygulanması gerektiğini sürekli dile getiriyorlardı.
MHP Lideri Bahçeli’nin son çıkışı bu yüzden çok önemliydi. Selahattin Demirtaş bu konudaki en sembol isimlerden biridir. Bahçeli’nin onun için “tahliyesi hayırlı olacaktır” ifadesini kullanması yeni tartışmalar başlattı. MHP’nin bu “yumuşama” sürecine dolaylı destek verip vermediği sorgulandı. Bu durum, siyasetin yeniden şekillenme ihtimalini gündeme getirdi. Bu şekillenmenin sadece iktidar ve ana muhalefet arasında kalmayacağı konuşuluyor.
Olası Senaryolar ve Siyasi Etkiler
Demirtaş’ın olası bir tahliyesi ne anlama geliyor? Bu durum, Türkiye siyasetinde kartların yeniden dağıtılması demek olabilir. Demirtaş’ın DEM Parti tabanı üzerinde büyük bir etkisi var. Ayrıca Kürt siyasetinde merkezi bir role sahip. Serbest kalması halinde, muhalefet bloğundaki dinamikleri değiştirebileceği yorumları yapılıyor.
Diğer yandan, bu açıklamanın Cumhur İttifakı’na etkisi de izleniyor. İttifak içinde bir çatlak yaratıp yaratmayacağı merak konusu. AK Parti’nin bu süreci nasıl yöneteceği de önemli. Ayrıca yargının nasıl bir denge kuracağı da yakından takip edilecek. Yargı, AİHM kararları ve siyasi açıklamalar arasında bir denge kurmak zorunda. Tüm bunlar önümüzdeki günlerin ana konuları olacak.
Sonuç olarak, Selahattin Demirtaş‘ın hukuki durumu basit bir yargı süreci değildir. Bu konu, karmaşık bir düğüm noktası olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin hem iç hukukunu hem de dış politikasını (Avrupa Konseyi ilişkileri) etkiliyor. Aynı zamanda iç siyaset dengelerini de doğrudan ilgilendiriyor.
Gündeme dair en son gelişmeler, derinlemesine analizler ve sıcak haberler için https://haberlersayfasi.com/ adresini takip edebilirsiniz.







